GİRİŞ

            Şirket veya kooperatiflerin, mevcut durumları, yaptıkları işler konusunda yanlış bilgi vermesi neticesinde, bu bilgilere güvenen kişiler zarara uğrayabilmektedir. Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgileri veren kimselerin eylemleri teknik anlamda dolandırıcılık kapsamında da girmediğinden, “şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi” suçu düzenlenmiştir.

            Çalışmamızda söz konusu suçun açıklamasını yapmaya çalışacağız.

I. ŞİRKET VEYA KOOPERATİF HAKKINDA YANLIŞ BİLGİ SUÇU

            İncelemeye konu yapacağımız suç TCK m. 164’te düzenlenmiştir. Buna göre, “Bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak, idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyanlar, kamuya yaptıkları beyanlarda veya genel kurula sundukları raporlarda veya önerilerde ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı önemli bilgiler verecek veya verdirtecek olurlarsa altı aydan üç yıla kadar hapis veya bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.”

            Öncelikle suçta adı geçen bazı kavramların tanımı yapılacaktır.

A. TANIMLAR

1. Şirket

Suçta adı geçen “şirket”, ticaret şirketlerini ifade etmek için kullanılmıştır. Ticaret şirketleri ise, TTK’da kolektif şirketler (TTK 153. md. ve devamı), komandit şirketler (TTK 243. md ve devamı), anonim şirketler (TTK 269. md. ve devamı), sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler (TTK m. 475 vd.), limited şirketleri (TTK m. 503 vd.)’dir. Maddede geçen şirket tanımı içerisine, adi şirketler, sermayesi hisse senedine bölünmüş kamu iktisadi teşebbüsleri ve benzeri kurumlar da girer. 

2. Kooperatif

Kooperatifler, şirketlerdeki gibi kar amacı gütmezler[1]1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na göre kooperatif: Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır.

3. Kurucu Ortak, İdareci, Müdür, Temsilci, Yönetim veya Denetim kurulu Üyeleri, Tasfiye memuru

TCK m. 164’teki suçu işleyebilmek için belli sıfatları haiz olmak gerekir. Sayılan sıfatlar belirli bir yetkiyi taşıyan kişilere verilmektedir. Bilindiği üzere, her şirketin en azından bir kurucusu vardır. Ticaret şirketlerinden örneğin, anonim şirketin yetkili organı yönetim kurulu, limited şirketlerde ise şirketin yetkili organı müdürdür. Tasfiye memurları ise ksıaca özetlemek gerekirse şirketin veya kooperatifin fesih veya infisahı halinde, şirket veya kooperatifin son hesaplarını yapan kişidir.

B. TCK m. 164 İLE KORUNAN HUKUKİ YARAR

Ticari hayatta karşılıklı güven ilkesi esastır. Tacirler ve esnaflar yaptıkları işlerde karşı tarafın doğru söylediklerine inandıkları takdirde, bu hususu araştırma konusunda zaman ve emek harcaması yapmayarak ticari hayatta olması gereken çabukluk ve zamanında iş hususunu da ön plana çıkarmaktadır. İşte bu düşüncelerle TCK’nın 164. maddesinde şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi, suç olarak düzenlenmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, suçun malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmesi, suçla korunan hukuki yararın yalnızca malvarlığı olduğu sonucunu doğurmaz. Suçla korunan hukuki yarar, ikili bir nitelik taşımaktadır. Bunlardan birisi, malvarlığı iken, şirket veya kooperatiflerin idaresinde güven ve iyi niyetin korunması ilkesidir[2].

Yargıtay da suçun kooperatife duyulan güven ve iyi niyetin korunmasına ilişkin olarak getirilmiş bir düzenleme olduğunu kabul etmektedir.

II. MADDİ UNSUR

A. Fail

            TCK’nın 164. maddesinde düzenlenen suçun oluşması için, bir şirket veya kooperatifin kurucu ortak, idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyan kimselerin kamuya yaptıkları beyanlarda veya genel kurula sundukları raporlarda veya önerilerde, ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı önemli bilgiler vermesi veya verdirmesi gerekir.

            Madde metninde de açıklandığı üzere, bu suç ancak belirli sıfatı taşıyan kimseler tarafından işlenebilen bir suçtur. Bu nedenle şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi suçunun özgü bir suç olduğu rahatlıkla söylenebilir.

            Gerçeğe aykırı bilgiyi açıklayan kimse, gerçeğe aykırı olduğunu bilerek açıklamada bulunmuşsa bağlılık kuralına ilişkin TCK’nın 40/2. maddesi uyarınca özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabileceğinden, bu suçların işlenişine iştirak etmesi nedeniyle azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulmalıdır[3].

            TCK’nın 164. maddesinde sayılan kimseler dışındaki şahıslar tarafından verilen yanlış bilgi, bu suçu oluşturmayacaktır. Örneğin, yukarıda belirtilen sıfatları taşımayan çalışan tarafından verilen yanlış bilgi, bu madde kapsamında değerlendirilemez.

            Kanun koyucunun ayrıca yanlış bilgi “verdirtilmesi”ni de suç olarak düzenlemesi; yanlış bilgi verdirtenin azmettiren olarak değil, doğrudan fail olarak cezalandırılmasının önünü açmıştır.

            TCK m. 167’de şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep düzenlenmiştir. Buna göre, şirket veya kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçu haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyun, evlat edinen veya evlatlığın veya aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin zararına olarak işlenirse, faile ceza verilmez. Aynı maddeye göre şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçu, haklarında ayrılık kararı verilmiş eşlerden biri, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenirse de, suçun takibi şikayete bağlı olup, verilecek ceza da yarı oranında indirilecektir

B. Mağdur

            TCK’nın 164. maddesinde düzenlenen şirket veya kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçunun mağduru, maddede “beyanlarla zarara uğramasına neden olunabilecek ilgililer” olarak belirtilmiştir.

Bu durumda, herkesin bu suçun mağduru olma ihtimali bulunmaktadır. Ancak fail tarafından yanlış ve gerçeğe aykırı bilgi verilmesi durumunda, zarara uğrama tehlikesiyle karşı karşıya kalan ilgililer, bu suçun mağduru olacaklardır. Ancak, buradaki “ilgili” kavramından, yalnızca kooperatife veya şirkete üye olan kimseler anlaşılmamalıdır. Şirket veya kooperatifle ilişkiye girmeyi düşünen kimseler de suçun mağduru olabileceklerdir. Örneğin halka açılacağına ilan eden bir şirket, kârını olduğundan fazla gösterirse, o şirkete ait hisse senedini almayı düşünen kimseler, suçun mağduru olmasının mümkün değildir[4].

C. Suçun Konusu

            TCK’nın 164. maddesinde düzenlenen suçun konusu, ilgililerin zarara uğrayan veya zarara uğrama tehlikesiyle karşı karşıya kalınan malvarlığı değerleridir[5].

Yargıtay’a göre TCK’nın 164. maddesinde yer alan suçun konusunu kamuya yapılan yalan beyanlar ile ilgilileri zarara uğratacak şekilde genel kurula sunulan raporlar oluşturmaktadır.

D. Hareket ve Sonuç

Kamuya yapılan beyanlardan maksat, basın, yayın veya internet yoluyla veya postayla prospektüsler, broşürler gönderilerek belirli olmayan kişilere hitap edilmesi, bu kişilere açıklamada bulunulması ve bunlarla önemli yanlış bilgiler verilmesidir[6]. Örneğin genel kurulda gerçeğe uymayan bilançolar, kar hesaplarından bahsedilmesi mevcutların olduğundan farklı gösterilmesinde olduğu gibi.

Verilen bilgiler şirketin veya kooperatifin mevcut durumuyla uyuşmadığı takdirde, gerçeğe aykırı bilgiden söz edilmektedir. ARTUÇ’a göre, kanun koyucu her bilgiyi, gerçeğe aykırı olması nedeniyle suçun unsurları arasında saymadığından hareketle, ancak önemli bilgilerin bu kapsamda değerlendirileceğini belirtmiştir. Örneğin, şirketin sahibi olduğu fabrikada 350 kişi çalışmasına rağmen, sunulan raporda 351 kişi olarak gösterilmesi gerçeğe aykırı sunulan bilgiyi daha doğrusu, yanlış olarak verilen bilgiyi önemsiz kılabilecektir[7]. Ancak bu görüşe katılmadığımızı belirtmek isteriz. Çünkü bir işçinin eksik gösterilmesinin önemsiz görülmesi, yeri geldiğinde beş işçinin gösterilmemesi sonucunu doğurabilir. Kaldı ki asgari ücretle çalışan bir işçinin bildirilmemesi demek, şirketin bütçesinden çıkan yıllık ortalama 30.000 TL’nin açıklanamamasına sebebiyet verir.

TCK m. 164, somut tehlike suçudur. Yani, zararın meydana gelmesi zorunlu değildir. Yani ilgililerin zarara uğramasına veya yanlış bilgi veren veya verdirtenlerin yanlış bilgi verilmesinden yarar sağlaması şart değildir.

Suçun oluşması için gerçeğe aykırı bilginin maddede sayılan kişiler tarafından kamuya açıklanması veya genel kurul raporlarında yer alması gerekir. Aile veya dost topluluklarında konuşulması ya da açıklanması suç oluşturmayacağını düşünmekteyiz. Aile fertlerinin bulunduğu bir ortamın gerekçedeki gibi “belirsiz kişilere hitap edilmesi” şeklinde algılamak doğru olmayacaktır.

III. MANEVİ UNSUR

TCK’nın 164. maddesine göre şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin bu bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunu bilmesi ve bu beyan rapor veya önerinin kamuoyuna veya genel kurula sunulacağını bilmesi ve bu sunumu istemesi gerekir. Failde bir kar sağlama ya da zarara neden olma amacı aranmaz. Fail, bütün bunların yanlış olduğunu bilerek, doğruymuş gibi göstermesi suçun oluşması için zorunludur. Bu nedenle anılan suç olası kastla işlenemez.

Kendisine bilgi açıklama görevi verilen kişi, gerçeğe aykırı bilgi açıklamsında bulunduğunu bilmiyorsa, hata haline ilişkin TCK’nın 30/1. maddesinde öngörülen “Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz.” hükmünden yararlanır. Kendisine suç işleme kastı bulunmaması nedeniyle ceza verilmez[8].

IV. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

A. Teşebbüs

Suç teşebbüse elverişlidir. Gerçeğe aykırı bilginin, kamuya açıklanmasıyla veya genel kurula rapor halinde sunulması ya da önerilmesi ile tamamlanır. Bilginin açıklanma veya sunulma aşamasında kadar olan eylemler failin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaz ise teşebbüsten dolayı sorumluluk söz konusu olur[9].

Suçun tamamlanması için, sunma veya önermenin gerçekleşmesi gerekir. Bu nedenle, bu aşamaya kadar geçen hareketler bölünebildiği oranda, teşebbüs hükümleri uygulanabilir. Örneğin, postayla gönderilen gerçeğe aykırı broşürlerin alıcılardan hiçbirine ulaşmadan ele geçirilmesi durumunda, teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilir. 

B. İştirak

Şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçu özgü suçtur, özgü suçlara doğrudan faillik vasıflarını taşımayan kişiler ancak TCK m. 40 uyarınca yardım eden veya azmettiren olarak katılabilirler.

C. İçtima

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/6. maddesi uyarınca kooperatif ve üst kuruluşlarınca tanıtma ve ortak kaydetmek amacıyla yapılacak ilan, reklam ve açıklamalar, eksik ve gerçeğe aykırı olamayacağı gibi, yanıltıcı bilgi ve unsurlar taşıyamaz. Bu hükme aykırı davranan kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve memurları aynı Kanun’un EK 2/1. maddesi hükmü gereğince fiilin önem ve mahiyetine göre üç aydan iki yıla kadar hapis ve yüzbin liradan birmilyon liraya kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar. Maddede öngörülen kişilerin tanıtma ve ortak kaydetmek amacıyla ilan, reklam ve açıklamalarında, eksik ve gerçeğe aykırı ya da yanıltıcı bilgi vermeleri aynı zamanda TCK’nın 164. maddesindeki suçu oluşturur. Bu durumda TCK’nın fikri içtima hükümlerine ilişkin 44. maddesi uyarınca fail hakkında işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet vermesi nedeniyle en ağır cezayı gerektiren TCK’nın 164. maddesinde öngörülen suçtan dolayı hüküm kurulur[10].

Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı birden fazla önemli bilgi verilecek veya verdirtilecek olursa, fail ya da failler hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri gereğince bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.

Ayrıca gerçeğe aykırı bilgiler verme evrakta sahtecilik yapmakla mümkün olabilir. Bu durumda, TCK’nın 212. maddesi de göz önünde tutulduğunda, sahtecilik ve bu suç arasında gerçek içtima hükümleri uygulanır ve faile her iki suçtan da ceza verilir[11]

V. YAPTIRIM

TCK’nın 164. maddesinde düzenlenen şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçunu işleyen kimse, 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bura[12]da adli para cezası ile hapis cezası seçenek yaptırım olarak öngörülmüştür. Bu nedenle, 5560 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 19.12.2006 tarihinden önce işlenen suçlarda adli para cezasının alt sınırı TCK’nın 52. maddesi uyarınca 5 gün, bu tarihten sonra işlenen suçlarda adli para cezasının alt sınırı TCK’nın 61. maddesi uyarınca 180 gündür. (5560 sayılı kanunun 1. maddesi ile “”(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.” hükmü getirilmiştir.

Mahkeme tarafından hapis cezasının seçildiği durumlarda, bu ceza TCK’nın 50/2 maddesi uyarınca artık adli para cezasına çevrilmez. Ancak, anılan maddede belirlenen seçenek yaptırımlara çevrilebilir.

Şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçu haklarında ayrılık kararı veirlmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyun veya bu derecede kayın hısımlardan birinin veya evlat edinen veya evlatlığın ya da aynı konutta yaşayan kardeşlerden birinin zararına olarak işlenmesi halinde, fail hakkında TCK’nın 167/1. maddesi uyarınca cezaya hükmolunmaz. Bu durumda, CMK’nın 233/4-b maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilir.

Yukarıda da belirtildiği üzere bu suç, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde, mağdurun şikayeti üzerine yapılacak takibat sonucu verilecek ceza TCK’nın 167/2. maddesi uyarınca yarısı oranında indirilir. İndirim oranı konusunda hakime bir takdir yetkisi tanınmamıştır. Uygulanacak indirim oranı ½’dir. 

Faile verilecek sonuç ceza 2 yıldan az hapis cezasını gerektiriyorsa CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecek veya TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenebilecektir. Hükmolunan adli para cezasının TCK m. 51’e göre ertelenmesi olanaklı değildir.

Faile verilecek ceza hapis cezası ise, TCK’nın 53/1. maddesi uyarınca belli haklardan yoksun bırakılmasına da karar verilecektir. Örneğin TCK’nın 53/1-d bendi gereğince denetçinin kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçundan mahkumiyet halinde, ceza mhakemesince ayrıca kooperatif yöneticisi veya denetçisi olmaktan mahrumiyetine de karar verilebilir[13].

            Denetçiler için konuya bakacak olursak, denetçilerin kanunlarla kendilerine yükletilen görevlerini hiç ya da gereği gibi yapmamaları veya yükümlülük hükümlerine aykırı hareket etmeleri halinde, hukuki sorumluluk yanında aynı zamanda cezai sorumlulukları da gerektirir. Kooperatifler Kanunu Ek m. 2’de, “Kanun 67. maddesine aykırı hareket ederek; yazılı olarak rapor düzenlemeyen, görevleri çerçevesinde işlerin yürütülmesi sırasında görükleri noksanlıkları, kanun veya ana sözleşmeye aykırı hareketleri bunlardan sorumlu olanların bağlı bulundukları organa ve gerektirğinde genel kurula haber vermeyen, yönetim ve genel kurul toplantılarında hazır bulunmayan,” denetçiler fiilin önem ve mahiyetine göre bir aydan altı aya kadar hapis ve ayrıca otuz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar[14].

VI. KOVUŞTURMA USULÜ, GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

TCK’nın 164. maddesinde düzenlenen şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçu, re’sen takibi gereken suçlardandır.

Şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçunun şahsi cezasızlık sebebi oluşturacak şekilde TCK’nın 167/1. maddesinde gösterilen akrabalar arasında işlenmesi halinde, CMK’nın 171/1. maddesi uyarınca C. savcısı kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilecektir.

Şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçunun TCK’nın 167/2. maddesinde düzenlenen akrabalar arasında işlenmesi halinde suçun takibi şikayete bağlıdır. Bu nedenle CMK’nın 253/3. maddesi uyarınca uzlaşma hükümleri uygulanacaktır. Ayrıca suçun takibi şikayete bağlı olduğundan, bu durumda soruşturma aşamasında fail hakkında CMK’nın 171. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi tartışmalıdır.

TCK’nın 164. maddesinde düzenlenen suçlar için maddede öngörülen cezaların üst sınırı itibariyle görevli mahkeme, 5235 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca Asliye Ceza Mahkemesidir.

Şirket ve kooperatifler hakkında kamuoyuna veya genel kurula yanlış bilgi verilmesi suçunda yetkili yargı merci, kamuoyuna veya genel kurula sunumun yapıldığı, bilginin verildiği veya verdirildiği yerdeki yargı mercidir[15]

VII. KONU İLE İLGİLİ İÇTİHATLAR

A. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2017/30885, K. 2019/11393, T. 11.11.2019 Sayılı Kararı

Sanık, şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarından mahkum edilmiş ve mahkumiyete ilişkin hükümler sanık müdafi tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.: Sanığın, … Yatırım Holding Anonim Şirketi’nin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu, şirketin borcu nedeniyle başlatılan icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle haciz işlemi için şirkete giden icra memuruna sanık tarafından şirketin bir ay önce … isimli kişiye devredildiğinin belirtildiği, bu beyanın haciz tutanağına yazılarak haciz işlemine son verildiği ancak sanığın şirketi devretmemesine rağmen haciz işleminden kurtulmak amacıyla şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;

Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazısı ile sabit olduğu haliyle, sanığın şirketi devretmediği ancak 5237 Sayılı TCK’nın 164. maddesi gereğince suç oluşabilmesi için, kamuya yapılan beyanlarda veya genel kurula sunulan raporlarda gerçeğe aykırı bilgi verilmesi gerektiği, “kamuya yapılan beyanlardan” maksat, madde gerekçesinde açıklandığı haliyle, basın ve yayın yoluyla veya postayla prospektüsler gönderilerek belirli olmayan kişilere hitap edilmesi ve bunlara yanlış bilgi verilmesi şeklinde gerçekleşmesi gerektiği, aynı Kanun’un 206/1 maddesi gereğince suç oluşabilmesi için ise, kişinin açıklamaları üzerine düzenlenen resmî belgenin bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olmasının gerektiği, aksi takdirde düzenlenen belgenin, yapılan beyanın doğruluğunu ispat edemeyeceği ve kişinin kendi beyanı ile böyle bir belgenin düzenlenmesine neden olmuş sayılamayacağı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçların kanuni unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

5237 Sayılı TCK’nın 53/2. maddesi gereğince, sanık için hükmedilen adli para cezası nedeniyle hakkında aynı Kanunun 53/1. maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesini kanuna aykırı bulmuştur ve hükmün bozulmasına karar vermiştir[16]

B. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2017/27919, K. 2019/9372, T. 02.10.2019 Sayılı Kararı

İlk derece mahkemesince verilen karar ile sanıklar şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek suçundan beraat etmişler; beraate ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.:Sanıkların kooperatifin yönetim kurulu üyeliği yaptıkları dönemler içerisinde yapılan genel kurul toplantılarında katılanlar tarafından kooperatif aleyhine açılan dava, borç miktarı gibi bilgileri genel kurul toplantı tutanaklarıyla üyelere bildirmedikleri ve bu suretle üzerlerine atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda; sanıkların savunmaları, katılanların beyanları ile dosya kapsamı ile dava konusu olayda meydana gelen ve katılanların maddi zararının bir alacak borç ilişkisinden kaynaklandığı, bütün sürecin adli merciler nezdinde gerçekleştiği, aleni olan bir durumda bilgi saklamanın söz konusu olmadığı, genel kurul toplantı tutanaklarına yansıtılmadığı iddia edilen bilginin, kanun maddesinin tanımında yer alan “… gerçeğe aykırı …” niteliğini taşımadığı, kanun maddesiyle korunan hususun, kooperatif üyelerinin ve üye olma durumunda olan kişilerin yanlış ve gerçeğe aykırı bilgiler ile yanıltılmalarının önüne geçilmesi hali olduğu, bu nedenle atılı suç tipi unsurları gerçekleşmediği gerekçesi ile mahkemece verilen beraat hükümleri ve uygulamasında bir isabetsizlik görmemiştir. Katılan vekilinin temyiz itirazları reddedilmiş ve hüküm onanmıştır[17].

C. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2018/8622, K. 2019/29, T. 28.01.2019 Sayılı Kararı

Müşteki …’ın sunmuş olduğu şikâyet dilekçesinde özetle, kendisinin …Yatırım İnş. ve Paz. Tic. Ltd. Şirketinin yüzde 66 hissesine sahip olduğunu, şüphelinin ise anılan şirketin yüzde 34 ortağı ve aynı zamanda şirket müdürü olduğunu, şüphelinin şirket bilgilerini gizlediğini, şirket ödemelerini hesaba girmediğini, sahte gider pusulaları düzenlediğini, faturasız işlem yaptığını, hizmet almadan şirket adına sahte fatura kestirdiğini, faturalarda kaşe ve imza bulunmadığını ve bu eylemler neticesinde hem şirketi ve kendisini zarara uğrattığı gibi düzenlettirilen sahte faturalar nedeniyle devletin de vergi kaybına ve zararına sebebiyet verdiğini iddia ederek şikâyetçi olması üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma evresi sonunda, müşteki ile şüpheli arasındaki ihtilafın Hukuk Mahkemesince halli gereken hukukî ihtilaf mahiyetinde bulunduğu ayrıca müştekinin soyut iddiaları dışında atılı suçların işlendiği hususunda delil bulunmadığı cihetle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Neticede kanun yararına bozma talep edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.: Müşteki ve şüphelinin ortak olduğu şirkete ait tüm defter ve belgelerin, şüpheli ve müşteki adına açılmış bulunan tüm banka hesaplarının ve hesap ekstrelerinin temin edilmesi, şikâyet konusu işlem ve harcamalara yönelik olarak ilgililerin tespiti ile tanık olarak ifadelerinin alınması ve temin edilen tüm bilgi ve belgelerin uzman bilirkişiye tevdii edilerek iddialar kapsamında rapor alınması, toplanacak deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüş ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir[18].


D. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2015/12533, K. 2018/6105, T. 1.10.2018 Sayılı Kararı

İlk derece mahkemesi, şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçundan sanığın beraatine karar vermiş, katılan vekili tarafından bu karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD: Sanığın, katılan ile ticari alışverişte bulunarak, yetkilisi şirket adına 5000 TL ve 4000 TL’lik çekleri verdiği, çek bedellerinin ödenmemesi sonucu hakkında yapılan icra takip dosyasına mal bildiriminde bulunarak ödeme taahhüt ettiği, şirketin iflası ile birlikte tasfiye memuru olarak atandığı, ancak; katılan şirkete olan toplam 14.300 TL borçlu olmasına rağmen, ödemede bulunmayarak şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanık savunmaları, katılan beyanları ve dosya kapsamına göre; her ne kadar soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda….. Dekorasyon San. Ltd. Şti. ortaklar kurulunun aldığı fesih ve tasfiye kararı ile tasfiye memuru olan sanığın katılan şirketin toplam 14.300 TL alacaklı olduğunu bildiği, katılan şirketi davet edip borcun ödenmesi için girişimde bulunması, şirket borçlarının aktifinden fazla olması halinde durumu derhal mahkemeye bildirmesi gerektiği halde müşteki şirketin alacağının tahsilini engellediği yönünde görüş ve kanaat bildirilmişse de; şirket yetkilisi ya da tasfiye memurunun kamuya veya şirket genel kuruluna gerçeğe aykırı beyanda bulunmalarının suçun unsuru olduğu, şirket borcunun mahkemeye bildirilmemesinin veya şirket borcunun ödenmemesinin anılan kanun maddesinde suç olarak düzenlenen eylemlerden olmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, aynı gerekçeye dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç olarak yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat hükmünün kanuna aykırı olduğuna ve eylemin suç teşkil ettiğine dair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir[19].

E. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2015/9618, K. 2018/5281, T. 11.7.2018 Sayılı Kararı

İlk derece mahkemesince şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek suçundan sanığın beraatine karar verilmiş, bu karar katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD: Sanık …’nin suç tarihinde Ankara Ticaret Siciline kayıtlıHayvancılık Gıda San. Tic. Ltd. Şti’yi temsil ve ilzama münferiden yetkili müdürü olduğu, şirketin suç tarihinden önce Adana Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmesi tarafından gerçekleştirilen ihale ile ilgili olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığına ”2 yıl süreyle tarımsal alanda kamu ihalelerine girmekten” yasaklanması ve yasaklama kararının kamu ihale kurumunca 08/10/2005 tarihli ve 25960 Sayılı Resmi Gazete’de ilan edilmesine rağmen 26/07/2007 tarihinde yapılan Kayseri İli Sarız İlçesi S. S Sarız Merkez Kuşçu- Yaylacı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ihalesine girdiği, Ankara 26. Noterliğinin 20/09/2004 tarih ve 20087 numaralı vekaletnamesine istinaden vekaleten yetkilendirdiği …’a şirketi adına başvuruyu yaptırıp ” 2886, 4734 Sayılı ve diğer kanunlara dayalı olarak herhangi bir şekilde geçici veya sürekli ihaleye girmeme yasağının bulunmadığı yönünde beyanname” verdirdiği olayda; Danıştay 13. Daire’nin kararı ve Kamu İhale Kurumu Hukuk Danışmanlığı’nın görüşü birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin 4734 Sayılı Kanun Kapsamında değerlendirilemeyeceği bu sebeple sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmayacağına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak beraat kararının onanmasına karar verilmiştir[20].

F. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2016/545, K. 2018/1165, T. 20.2.2018 Sayılı Kararı

Görevi kötüye kullanma ve şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçlarından, sanıkların beraatına dair hükümler, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.: … Arsa ve Yapı Kooperatifi yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan sanıkların görevleri sırasında, arsa sahipleri tarafından kooperatife karşı açılan, dairelerin geç ve ayıplı bir şekilde teslim edilmesinden kaynaklanan tazminat davasının, kooperatif müteahhitlerine ihbar ettirilmediği, kooperatif aleyhine verilen tazminatın sorumlulara rücu edilmesini sağlamadıkları, arsa sahiplerine verilecek tazminatın ödenmesinde geç kalınması nedeni ile kooperatifin zararına olacak şekilde fazladan faiz ödemek zorunda kalındığı, bu hususlarda kooperatif genel kurulunun yeteri kadar bilgilendirilmediği, sanıkların bu surette görevi kötüye kullanma ve şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi vermek suçunu işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda,

Sanıkların tüm aşamalarda görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiklerine yönelik istikrarlı savunmaları, İzmir Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’nden getirtilen kooperatife dair 29/08/2004, 19/02/2006 ve 02/03/2008 tarihli genel kurul toplantılarında, yönetim kurulu tarafından arsa sahiplerinin açmış olduğu dava ve aşamalarından genel kurula yeterli derecede bilgi verildiği ve ödeme yapılması konusunda genel kurulu kararı alındığı, bu karara karşı Ticaret Mahkemesi’nde genel kurul kararının iptali davası açılmasına rağmen, bu davanın reddedilerek kesinleştiği, yönetim kurulunun genel kurulun kararı doğrultusunda işlemler yaptığı, keza 21/12/2008 tarihli genel kurul toplantısında oy çokluğu ile müteahhitlere rücu edilmesinin kabul edilmediği, yine İzmir Valiliği Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü tarafından yaptırılan inceleme neticesinde de yönetim kurulu üyelerinin her hangi bir ihmallerinin olmadığının tespit edilmesi karşısında, sanıkların cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat hükümlerinde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç olarak katılanlar vekilinin suçun sübut bulduğuna yönelik temyiz itirazının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir[21].

G. T.C. Yargıtay 15. CD. E.2015/12062, K. 2018/6147, T. 09.05.2019 Sayılı Kararı

Sanıklar hakkında yanlış bilgi vermek suçundan, sanıkların beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Sanıkların, kurucusu ve müdürleri oldukları, katılanın, bu şirkette işçi olarak çalışmakta iken iş kazası geçirdiği, İş Mahkemesi tarafından tazminat ödenmesine karar verildiği halde, şirket yetkilileri olan sanıkların, belirlenen tazminatını ödemeden şirketi tasfiye ettikleri bu şekilde atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda;

Yargıtay 15. CD: Şirketin tasfiye işleminde hukuka veya usule aykırı bir durumda tespit edilmediği gibi sanıklar tarafından kamu genel kurula yapılmış gerçeğe aykırı bir beyan bulunmadığı, uyuşmazlığın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu anlaşılmakla, unsurları itibariyle oluşmayan şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç olarak katılan vekilinin temyiz itirazları reddedilerek, hükmün onanmasına karar verilmiştir[22]

VIII. SONUÇ

            Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi suçu, TCK m. 164’te sayılan belirli kişiler tarafından işlenebilen, özgü bir suç niteliğinde gözükse de; aynı maddede bu kişilerin yanlış bilgileri başkalarına “verdirtebilecek” olması, sorumluların cezai yaptırımdan sıyrılabilmelerine olanak tanıdığını düşünmekteyiz.

            Aynı zamanda, bu suç ile mağdur olacak kişilerin “ilgililer” gibi muğlak bir ifade ile belirtilmiş olması faillerin cezasız kalma ihtimalinin daha da perçinlemektedir. Çünkü mağdur (ilgili) muhakkak surette, şirkete veya kooperatife üye olan kişiler değil; bu şirket veya kooperatife üye olmayı düşünen kişiler de olabilir. Örneğin, şirketin açıkladığı bilançolara güvenerek malvarlığını satarak o şirketin hisse senetlerini almayı düşünen kişinin durumu böyledir.

            Bu bakımdan, TCK m. 164’te düzenlenen suçun daha detaylı bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu düşünmektetiz.

KAYNAKÇA

ARTUÇ Mustafa, Malvarlığına İlişkin Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020.

COŞKUN Mahmut, Kooperatifler Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019.

MERAN Necati, Hırsızlık–Yağma–Malvarlığına Karşı Suçlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2013.

ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Hukuku Mevzuatı-Cilt 1 (Kanunlar), Seçkin Yayınları, Ankara, 2018.


[1] COŞKUN Mahmut, Kooperatifler Hukuku, Seçkin Yayınları, 2019, s.33.

[2] ARTUÇ Mustafa, Malvarlığına İlişkin Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020, s. 878.

[3] MERAN Necati, Hırsızlık–Yağma–Malvarlığına Karşı Suçlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2013, s. 453.

[4] ARTUÇ, s. 880.

[5] ARTUÇ, s. 880.

[6] ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Hukuku Mevzuatı-Cilt 1 (Kanunlar), Seçkin Yayınları, Ankara, 2018, s. 383

[7] ARTUÇ, s. 881.

[8] MERAN, s. 456.

[9] MERAN, s. 456.

[10] MERAN, s. 457. 

[11] ARTUÇ, s. 883-884.

[12]

[13] COŞKUN, s. 1005.

[14] COŞKUN, s. 1004-1005.

[15] ARTUÇ, s. 885.

[16] http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=15cd-2017-30885.htm; benzer kararlar için bakınız T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2017/11893, K. 2019/8311, T. 16.09.2019 Sayılı Kararı ve T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2014/2451, K. 2016/8391, T. 07.11.2016 Sayılı Kararı (Erişim Tarihi: 20.11.2020).

[17] http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=15cd-2017-27919.htm (Erişim Tarihi: 19.11.2020).

[18] http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=15cd-2018-8622.htm (Erişim Tarihi: 23.11.2020)

[19] http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=15cd-2015-12533.htm (Erişim Tarihi: 23.11.2020)

[20] https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/ (Erişim Tarihi: 25.11.2020)

[21] http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=15cd-2016-545.htm (Erişim Tarihi: 25.11.2020)

[22] https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/ (Erişim Tarihi: 26.11.2020).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir