GİRİŞ

            “Hapis” kelimesinin dahi başlı başına iç karartıcı olduğu bir gerçektir. Çoğu kişi o ortamı hayatında hiç görmemiş olmasına rağmen, hapse düşmekten korkar. Hatta hapis ortamında başına kötü şeylerin gelebileceğini düşünür. Tüm bunlarla birlikte, bir kez bile adli sicile yazılan hapis cezası kişi için ömrünün sonuna kadar zorluk çıkarabilmektedir.

            Ayrıca, bilindiği üzere fail hakkında hapis cezası verilip infaz kurumuna gönderildiğinde, o kişinin sadece cezalandırılması değil, ıslah olması ve topluma yeniden kazandırılması da amaçlanır.

Ölçülülük ilkesi de göz önüne alındığında, kişinin kısa sayılabilecek bir süreliğine hapse girmesi yerine başka bir alternatif çözüm bulunması yararlı olacaktır. Unutulmamalıdır ki ceza yaptırımına, özellikle de hapis cezasına, başvurmak son çare olmalıdır. İşte tüm bu sebeplerden ötürü, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların olup olamayacağı tartışılmış ve bu uygulama Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinde kendisine uygulama alanı bulmuştur.

I. HAPİS CEZALARI

TCK m. 46’ya göre hapis cezaları: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları, müebbet hapis cezaları ve süreli hapis cezalarıdır.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları TCK m.47’de düzenlenmiş ve, “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlünün hayatı boyunca devam eder, kanun ve Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre çektirilir.” denilmiştir.

Müebbet hapis cezasında ise, hapis cezası tıpkı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında olduğu gibi hükümlünün hayatı boyunca devam eder (TCK. m.48). Ancak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında olduğu gibi sıkı güvenlik rejimi uygulanmaz.

Süreli hapis cezaları ise TCK m.49’da düzenlenmiştir. Buna göre süreli hapis cezası: Kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamayacaktır. Kısa süreli hapis cezası ise: Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarıdır. Bu çalışmada inceleneceği üzere, kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesi gündeme gelebilecektir.

 

II. KISA SÜRELİ HAPİS CEZALARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLER

A. KAVRAM HAKINDAKİ GÖRÜŞLER

Kısa süreli hapis cezası kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair çeşitli fikirler üretilmiştir.

Kısa süreli hapis cezalarına muhalif olan von Lizst, bu süreyi 6 haftaya kadar olan hapis cezaları için kullanmıştır.

Jeschnek ise bu sürenin 3 ay olarak kabul edilebileceğini düşünmektedir.

Jüttinger ise bu konuda bir süre belirlememiş; bu sürenin infazın devam ettiği süre içinde hükümlü üzerinde belirgin etki bırakmaya elverişli olmayan hapis cezalarının kısa süreli olduğunu savunmuştur[1]. Kanımca Jüttinger’in görüşündeki tek eksiklik bu sürenin belirlenmesinin mümkün olmamasıdır. Oysa kanunilik ilkesi gereğince, hangi hapis cezasının kısa süreli sayılacağına yer verilmesi gerekir.

B. KISA SÜRELİ HAPİS CEZALARININ SAKINCALARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLER

            Kısa süreli hapis cezaları, kısa olması nedeniyle hükümlünün ıslah edilmesine yeterli gelmemekte, onun ailesi, işi ve çevresiyle olan ilişkilerin, gereksiz biçimde bozmakta, maddi ve manevi yönden zayıf bir konuma veya benzeri güçlükler içerisine sürüklemektedir. Kısa süre için infaz kurumuna giren hükümlü, infaz kurumunda profesyonel suçlularla tanışmakta, kısa süre içerisinde mükerrer suçlu olarak yeniden infaz kurumuna geri dönmektedir. Nihayet kısa süreli hapis cezaları, devlete gereksiz yere mali yükümlülükler yüklemesi nedeniyle, diğer hükümlülerin de uygun bir infaz rejiminden yararlandırılmalarını engellemektedir[2].

Elbette hiçbir suç cezasız kalmamalıdır. Cezalar ister bir ay ister 20 sene olsun, kişide caydırıcılık yaratabilir. Ancak belirtmek gerekir ki, faillerin infaz kurumuna yerleştirilmelerinin bir amacı da kişilerin buralarda ıslah edilmeleri ve topluma yeniden kazandırılmalarıdır. Bu süreç ise kısa süreli hapis cezalarından uzundur. Kaldı ki bazı suçlular ıslahı gerekmeyen tesadüfi suçlular da olabilmektedir[3]. Tüm bu nedenlerden ötürü, hukuk sistemlerinde kısa sayılabilecek hapis cezaları yerine başka yaptırımlar öngörülmelidir.

C. SEÇENEK YAPTIRIMLARIN HUKUKİ NİTELİĞİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLER

            Öğretide kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların hukuki niteliği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Koca/Üzülmez’e göre seçenek yaptırımların hukuki niteliği, “güvenlik tedbiri”dir.[4].

Çınar ise seçenek yaptırımların “önlem” olduğu kanaatindedir[5].

Hafızoğulları/Özen ve Çetin’e göre ise; 50. maddede, hürriyeti bağlayıcı ceza yerine geçen cezalar kanunla konulmuşlardır. Bunlar, ihlalde bulunan muhatabına, Devletin mahsus organları eliyle ve zorla uygulanmaktadırlar. Kanunun 50/1-f maddesi hükmünde öngörülen “gönüllü olmak koşuluyla” hükmü kuralın bir istisnası değildir. Çünkü fail, bu madde hükmünde belirtilen yoksunluğa gönüllü katlanmak istemediğinde; hakkında ihlalin karşılığı hürriyeti bağlayıcı ceza verilecek ve uygulanacaktır. Öyleyse, ortada kısa süreli hapis cezasına seçenek olarak getirilen cezaların veya Kanun’un ifadesiyle yaptırımların cebriliğini gideren bir durum bulunmamaktadır. Sonuç olarak seçenek yaptırımların tümü cezadır[6].

Özbek ise yaptırımların, ceza ve güvenlik tedbiri olarak ayrılmasından hareket etmiştir. Buna göre cezalar hapis cezası veya adli para cezasıdır. TCK m.50 başlığında ise kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesinden bahsetmektedir. Seçenek yaptırımlardan olan adli para cezası, cezaların bir türü olduğuna göre diğer yaptırımlar güvenlik tedbiri olarak kabul edilmelidir[7].

Demirbaş’a göre ise adli para cezası dışında kalan yaptırımların, her ne kadar TCK m.53-60’ta belirtilen güvenlik tedbirlerinden farklı olsa da nitelikleri itibariyle güvenlik tedbiri olduğu görüşündedir[8].

            Özen’e göre ise, TCK m.50 hem ceza hem de kendine özgü yaptırım içeren karma yapılı bir düzenlemedir. Maddede belirtilen adli para cezası dışındaki yaptırımlar ne cezadır ne güvenlik tedbiridir. Maddenin 5. fıkrasında “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir” demiş olsa da burada sözü geçen tedbirden ne kastedildiği açık değildir. Güvenlik tedbirinin özelliğine uymadığı için kendine özgü bir tedbirdir[9].

Benim de görüşüne katıldığım Özgenç’e göre, “Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma” (m.50/1-d) ve “ehliyet veya ruhsat belgelerinin geri alınması veya belli bir meslek veya sanatı yapmaktan yasaklanma” (m.50/1-e) güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlardır. “Bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla bir eğitim kurumuna devam etme” (m.50/1-c) ve “kamuya yararlı bir işte çalıştırılma” (m.50/1-f) ise ne tedbir ne ceza ne de yaptırımdır, birer yükümlülüktür. Yine “mağdurun veya kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi” de (m.50/1-b) ne tedbir ne ceza ne de başka bir yaptırımdır[10]. Çünkü kanımca adli para cezası ve “belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma” ile “ehliyet veya ruhsat belgelerinin geri alınması veya belli bir meslek veya sanatı yapmaktan yasaklanma” dışında kalan yaptırımlara “güvenlik tedbiri” denilirse; TCK m.2’de düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkacaktır. Çünkü, “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.”. Kaldı ki TCK m.53 vd. Güvenlik tedbirlerini düzenlemiştir ve bakıldığında görülecektir ki, yukarıda sayılan yaptırımlar haricinde başka bir yaptırım/güvenlik tedbiri sayılmamıştır. Bu nedenle TCK m.50’de sayılı olan diğer haller birer yükümlülüktür.

III. SEÇENEK YAPTIRIMLARA ÇEVİRMENİN KOŞULLARI

A. OBJEKTİF KOŞUL

Kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilebilmesinin en önemli şartı, bu cezanın 1 yıl veya altında olması, yani kısa süreli olmasıdır (TCK m.49/2). Bu şart çevirmenin objektif koşuludur[11]. Cezanın kısa süreli veya uzun süreli sayılması konusunda tüm nitelikli haller uygulandıktan sonra elde edilen sonuç (somut) ceza göz önünde bulundurulacaktır.

Ayrıca, kişi birden fazla suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olmuşsa; her suç için ayrı ayrı değerlendirme yapılacaktır. Yani birden fazla hapis cezası alan kişinin işlediği suçların her biri için 1 yılı aşan hapis cezasına mahkûmiyet olup olmadığına bakılacaktır. Örneğin, kişi 3 ayrı suçtan, sırasıyla 5 ay, 8 ay ve 1 yıl 3 ay 15 gün hapis cezası almış olsun. Bu örnekte, 5 aylık ve 8 aylık hapis cezaları ayrı ayrı değerlendirilecek, bu cezaların her biri 1 yılı geçmeyen hapis cezaları olduğundan TCK m.50 uygulama alanı bulabilecek; 1 yıl 3 ay 15 günlük ceza için seçenek yaptırımlar uygulanmayacaktır. Ancak tekrardan belirtmek gerekir ki kanunda sayılan istisnai hallerin mevcut olmadığı durumlarda hakim, çevirmeyi yapıp yapmama konusunda takdir yetkisine sahiptir.

B. SUBJEKTİF KOŞUL

            Objektif koşula ek olarak sayılabilecek diğer bir koşul ise subjektif nitelikteki koşuldur. Kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilirken, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere bakılmalıdır (TCK m.50/1). Buna göre hükümlüye ilişkin bazı hususlar hakimin bu konuda takdir yetkisini kullanırken ona yardımcı olmakta ve böylece objektif bir uygulama olanağı da sağlamaktadır. Bu kriterler aynı zamanda cezanın bireyselleştirilebilmesi bakımından hakim için son derece önemlidir[12].

IV. SEÇENEK YAPTIRIMLARA ÇEVİRMEDE HAKİMİN TAKDİR YETKİSİ

            Kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi mahkemenin takdirine bağlıdır. Mahkemenin bu konuda takdir yetkisi iki hususa ilişkin bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, fail hakkında hapis cezası yerine seçenek yaptırıma hükmedip hükmetmemeye ilişkin bulunmaktadır. Ayrıca mahkeme fail hakkında adli para cezasına mı yoksa güvenlik tedbirine mi hükmedeceğini takdir edecektir[13].

            Hakim, kamu adına bir yargılama gerçekleştirdiğinden, failin lehinde olabilecek bir kural söz konusu olduğu takdirde, bunu değerlendirmeden hüküm kurmamalıdır. Hakim seçenek yaptırımlara çevirme konusunda her ne kadar takdir yetkisine sahip olsa da, seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi için gereken şartlar oluştuğunda, hakim bu hususun faile uygulanıp uygulanmayacağı hakkındaki görüşünü gerekçelendirmek zorundadır. Hakim kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmemesi isteğe bağlı olmadığından, re’sen bir değerlendirme yapacaktır[14].

            Ayrıca belirtmek gerekir ki hakim, kısa süreli hapis cezasını seçenek yaptırımlara çevirirken, maddede sayılan seçeneklerden başka bir tanesine çeviremez. Kanundaki sayım tahdididir. Buna ek olarak Yargıtay ve doktrinde, hakim veya mahkeme seçenek yaptırımlardan sadece bir tanesine hükmedebileceği belirtilse de; kanımca seçenek yaptırımlardan birden fazlası beraber hükmedilebilmelidir. Örneğin lise eğitimini yarıda bırakmış olduğu görülen ve spor müsabakası sırasında suç işleyen çocuk hakkında; hem eğitime devam etmesine hem de spor müsabakalarına belirli süre gitmemesine karar verilebilmelidir.

V. SEÇENEK YAPTIRIMA ZORUNLU ÇEVİRME

            Kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlardan birine çevirip çevirmeme hususunda esas olarak hakimin takdir yetkisi bulunsa da, kanun koyucu TCK m.50/3’te bu duruma istisna getirmiştir.

Buna göre daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilecektir. Kişinin daha önceden suç işleyip işlemediği veya bu suçlar nedeniyle hangi cezaya çarptırıldığı hususunda ise adli sicil kayıtlarına bakılması gerekecektir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kanun koyucu bu istisnanın uygulanabilmesi için daha önceden hapis cezasına mahkûm olmama koşulunu aradığından; kişi daha önceden adli para cezası ile cezalandırılmış veya önceki cezası seçenek yaptırımlardan birine dönüştürüldü ise kişi yine bu maddeden yararlanabilecektir. Ancak önceki suçu nedeni ile hapis cezası ile cezalandırılan fail, TCK m.50/3’teki diğer şartları taşısa dahi, hakimin bu cezayı seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu ortadan kalkacaktır.

VI. HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARININ MEVCUT OLDUĞU HALLERDEKİ DURUM

Peki, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olan kişi m.50/3’teki şartları taşıması dâhilinde zorunlu çevirme kapsamına dâhil edilebilecek midir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda, hakim cezayı belirler ancak açıklamaz. 5 yıllık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemedi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verildiğine göre, bu halde daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşulu gerçekleşmiş sayılmalıdır[15].

Ayrıca 5 yıllık denetim süresi içinde yeniden suç işleyen kişi hakkında da çevirme zorunluluğu uygulama alanı bulmalıdır. Çünkü kanun koyucunun aradığı koşul daha önceden hapis cezasına mahkûm olmamaktır ve bundan hapis cezasının kesinleşmemiş olmasını aramak gerekmektedir[16]. Çünkü kişinin hapis cezası kesinleşene kadar masumluk karinesi işlemeli ve söz konusu kurum failin lehine olarak kullanılmalıdır.

VII. SEÇENEK YAPTIRIMLAR

A. ADLİ PARA CEZASI

            Kısa süreli hapis cezalarının uygulanmasındaki kolaylık nedeniyle sıklıkla çevrildiği seçenek yaptırım adli para cezasıdır[17]. Kısa süreli hapis cezalarının adli para cezasına çevrilebileceği TCK m.50/1-a’da düzenlenmiştir.

Çevrilecek para cezasının beher gün karşılığı miktarı, adli para cezasının düzenlendiği TCK m.52’ye göre belirlenecektir. Bir gün karşılığı belirlenecek olan adli para cezası 20 TL’den az, 100 TL’den fazla olamayacaktır (TCK m.52/2)[18].  Bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir[19]. Buna göre örneğin, 3 ay 10 gün hapis cezası alan failin kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirse ve her bir gün karşılığı 30 TL olarak kabul edilirse 100 (gün) x 30 TL = 3000 TL adli para cezası ödemesi gerekecektir.

            Ancak bazı kanunlar hükmedilen hürriyeti bağlayıcı cezaların, kısa süreli olsa dahi, para cezası veya tedbirlere çervrilemeyeceğini öngörmüştür. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu m. 16’da olduğu gibi. TCK m.5 gereğince, özel kanunlarda yer alan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına veya tedbirlere çevrilemeyeceğine ilişkin bu düzenlemelerin TCK m.50 gereğince ortadan kaldırıldığı sonucuna varılması gerekir[20].

 Bununla birlikte 1 Haziran 2005’ten sonra kabul edilen kanunlarla TCK m.5’e aykırı hükümler getirilmesi suretiyle bazı suçlar dolayısıyla verilen kısa süreli hapis cezalarının TCK m.50’de belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilmesinin yasaklanması mümkündür. Örneğin 31.03.2011 Tarihli 622 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Kanunu m.11/9’da, “…Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez; verilen hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenmez.” denilmiştir.[21].

            TCK m.50/2’de ise, “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.” denilmiştir. Fıkrada adli para cezasına çevirme hali bakımından bir yasak öngörülmüştür. Kanun koyucu böylelikle hakimlerin daha önce seçimlik olan cezalardan hapis tercih edip, daha sonra bunu kısa süreli olduğundan bahisle tekrar adli para cezasına çevirerek kendi içlerinde çelişkiye düşmelerini engellemeyi amaçlamıştır. Bu gibi hallerde hükmedilen hapis cezası tekrar adli para cezasına çevrilemeyecekse de bunun dışındaki güvenlik tedbiri niteliğindeki seçenek yaptırımlara çevrilebilecektir[22].

B. MAĞDURUN ZARARININ GİDERİLMESİ

            TCK m.50/1-b’de, kısa süreli hapsin “Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iadesi, suçtan önceki hale getirilmesi veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine” çevrilebileceği belirtilmiştir.Fıkrada “tamamen giderme” ifadesine yer verildiği için, hakim veya mahkeme tarafından “kısmen giderme” şeklinde bir karar verilemez[23].Söz konusu yaptırımın infazının nasıl yapılacağı ise Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük (Kısaca İnfaz Tüzüğü denilecektir.) m. 51/2’de düzenlenmiştir[24].

Bu başlık altında tartışılan husus, etkin pişmanlıkla ilgili bazı maddelerde (TCK m. 168 ve TCK m. 248) zararın giderilmesi durumunda cezanın indirileceğine ilişkin düzenlemelerle 50. madde düzenlemesinin birlikte uygulanıp uygulanmayacağıdır. Zararın giderilmesi nedeniyle cezanın indirilmesi halinde ve bu cezanın kısa süreli olması durumunda ayrıca bu ceza 50. maddedeki bu seçenek tedbire çevrilecek midir? Doktrin bu durumda giderilecek bir zarar bulunmadığından b bendindeki çevirmenin artık mümkün olmadığı şeklinde belirleme yapmaktadır. Bu takdirde diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin söz konusu olabileceği belirtilmektedir[25]

C. EĞİTİM KURUMUNA DEVAM ETME

TCK m.50/1-c’de, kısa süreli hapsin, “En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye” çevrilebileceği düzenlenmiştir. Çevirme halinde infazın nasıl yapılacağı İnfaz Tüzüğü m.51/3’te düzenlenmiştir[26].

Hangi meslek ve sanatın eğitimi yapılacağı konusunda kararı hakim verir. Bu çerçevede eğitim işlenmiş olan suç, hükümlünün öğrenim düzeyi, yetenek, istek ve eğilimlerine göre belirlenmelidir[27]. Hakim eğitim kurumuna devam etme kararı verdiğinde, bu kararın denetiminin nasıl yapılacağı ise Denetimli serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği 63. maddede düzenlenmiştir[28].

D. BELİRLİ YERLERE GİTMEKTEN VEYA BELİRLİ ETKİNLİKLERİ YAPMAKTAN YASAKLANMA

TCK m.50/1-d’de kısa süreli hapsin, “Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya” çevrilebileceği belirtilmiştir.

Bu tedbir 647 Sayılı eski İnfaz Kanunu’nun 4. maddesinin 4. bendinde 1 yılı geçmemek üzere belirli bir yere gitmekten veya bazı faaliyetleri veya meslek ve sanatı icradan yasaklanma şeklinde düzenlenmişti. Yeni düzenlemede tedbirin süresi bakımından hükmedilecek cezaya bağlı bir esnekliğin getirildiği görülmektedir[29].

Bu düzenlemeye göre örneğin, 4 aylık hapis cezası alan mahkûm, 2 aydan 8 aya kadar belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanabilmektedir.

Ancak yasaklamaya konu olan yerlerin ne olduğu konusunda bir açıklık yoktur[30]. Elbette kişinin yasaklandığı yerler il işlediği suç arasında bağlantı olmalıdır. Örnek olarak, spor faaliyeti esnasında bir kişiye hakaret eden kişi hakkında spor faaliyetlerine katılmamak; içki tüketilen bir mekânda alkol alması nedeniyle suç işlemesi ile alkollü mekânlara gitmesi yasaklanabilir. Bu hükmün infazı ise İnfaz Tüzüğü  m.51/4’e göre yapılacaktır[31].

E. EHLİYET VE RUHSAT BELGELERİNİN GERİ ALINMASI, BELLİ BİR MESLEK VE SANATI YAPMAKTAN YASAKLANMA 

            TCK m.50/1-e’ye göre, kısa süreli hapis cezası “Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma”ya çevrilebilir.

Getirilen diğer bir yenilikle; ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alın­ması ile belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklama seçenek yaptırımla­rına başvurulabilmesi, bunların sağladığı hak ve yetkilerin kötüye kullanıl­ması veya gerektirdiği dikkat, özen yükümlülüğüne aykırı davranılması ko­şuluna bağlanmıştır. Böylece, ancak suçun ehliyet ve ruhsatla ya da meslek ve sanatın icrasıyla bağlantılı olması hâlinde, ehliyet ve ruhsatların geri alınması ya da meslek ve sanatın yasaklanması yaptırımına hükmedilebilecektir[32]. Yaptırımın infazı ise İnfaz Tüzüğü m.51/5’e göre yapılacaktır[33].

            Bu tedbirin uygulanabilmesi bakımından çevirme için aranan koşullar dışında suçun ehliyet ya da ruhsatın sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya belli bir meslek ve sanatın getirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak işlenmiş olması gerekir. Böylece bu tedbir bakımından üçüncü bir koşul daha getirilmiş bulunmaktadır[34].

F. GÖNÜLLÜ OLARAK KAMUYA YARARLI İŞTE ÇALIŞTIRILMA

            Kısa süreli hapis cezası TCK m.50/1-f’ye göre, “Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya” çevrilebilecektir. İnfazı ise İnfaz Tüzüğü m.51/6’ya göre yapılacaktır[35].

            Buradaki çalıştırmadan maksat, kişinin ücretsiz olarak bir kamu kurumunun veya kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluşun belirli hizmetlerinde çalıştırılmasıdır. Kişinin ücret karşılığı çalıştırılması halinde, verilen karar bozmayı gerektirir[36].

Söz konusu fıkrada hükümlünün gönüllü olmasının şart koşulması ile AY. m.18’de düzenlenen zorla çalıştırma yasağına aykırı davranılmaması amaçlanmıştır. Esasen gönüllülük kavramına yer verilmeseydi zorla çalıştırma yasağına yine de tabi olmazdı. Çünkü AY. m.18’e göre Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar zorla çalıştırılma sayılamayacaktır. Ancak, gönüllülük esası kabul edilmemiş olsaydı esas sorunun angarya yasağı kapsamında çıkacağını düşünmekteyim. Çünkü TDK’ye göre angarya, “Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti”dir. Bu açıdan bakıldığında, kişi ücretsiz çalışmaya gönüllü olmadığı takdirde angarya yasağı gündeme gelebilirdi.

            Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri, bölgelerinde bulunan bu tür kurumlardan hükümlüleri ne suretle çalıştırabilecekerine dair bilgi alırlar ve hizmetler listesinin oluştururlar. Bu listeler mahkemelere verilir. Mahkeme bu listelerden uygu gördüğü hizmeti ve süresini hükümlüye önerir ve bunu reddetme hakkına sahip olduğunu hatırlatır[37]. Diğer bir hapis cezasına hükmedildiğinde kamu yararına çalıştırma kararı verilemez. Mahkeme kararında belirtilen çalışma esasları ile rejimlere uymama durumunda geri kalan ceza aynen çektirilir.

VIII. TAKSİRLİ SUÇLARDAKİ DURUM

            Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.

            Söz konusu fıkrada kanun koyucu, taksirli suçların süre koşulu aranmaksızın adli para cezasına çevrilebileceğini düzenlemesi nedeniyle; taksirli suçlardan dolayı verilen hapis cezası uzun süreli olduğunda diğer seçenek yaptırımlara çevrilemeyecektir.

            Bu noktada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna da değinmek gerektiği kanaatindeyim. Bilindiği üzere CMK m. 231’de düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının 5. fıkrasında “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda

hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.” denilmiştir. Hakeri’nin de belirttiği üzere[38] esas itibariyle HAGB kararının verilebilmesi için 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına hükmedilmesi gerekir. Yani adli para cezaları hakkında da HAGB kararı verilebilir. İşte tam bu noktada kanuna karşı bir hile  yapılarak, uzun süreli hapis cezası önce adli para cezasına çevrilip, ardından kişi hakkında HAGB kararı verilmemelidir .

IX. KISA SÜRELİ HAPSİN SEÇENEK YAPTIRIMLARA ÇEVRİLMESİNİN ADLİ SİCİLE YANSIMASI

            TCK m. 50/5’e göre, “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir”. Bu fıkranın, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilen failin lehine olduğu kanaatindeyim. Çünkü kişinin adli siciline hapis cezası yazılmadığından; hapis cezasının ertelenmesi, kamu davasının açılmasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumlardan faydalanması açısından önem teşkil etmektedir.

X. SEÇENEK TEDBİRLERİN YERİNE GETİRİLMEMESİ DURUMU

            TCK m.50/6’ya göre, “Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.”

Bu fıkradan anlaşılması gereken, adli para cezası yerine getirilmezse, TCK m. 52’ye göre uygulama yapılacaktır[39]. Yani,  ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrilemeyecektir. Çünkü fıkrada yaptırım değil tedbir ibaresi kullanılmıştır[40]. Adli para cezası ise bir tedbir değildir. Yani bu durumun pratik sonucu, kişi seçenek yaptırım olarak adli para cezası almışsa ve bunu yerine getirmemişse, mahkûm hakkındaki TCK m. 50’ye göre değil, CvGTİHK m. 106’ya göre işlem yapılacaktır.

Bununla birlikte, eğer kişi hakkında, seçenek yaptırımlardan olan tedbire hükmedilmişse ve mahkûm tedbirleri gereği gibi yerine getirmemişse, bu takdirde kısa süreli hapis cezası uygulanacaktır. Kişi tedbirin gereğini hiç yerine getirmediyse hapis cezasının tamamını, kısmen yerine getirdiyse geri kalan kısmı hapiste geçirecektir.

TCK m.50/7’ye göre ise, “Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir.”

Söz konusu fıkrada da tedbir kelimesi geçtiğinden dolayı, lafzi bir yorum yapıldığında; ancak tedbirler açısından değişiklik yapılabilmesi söz konusu olacaktır. Seçenek yaptırım olarak Adli para cezasına hükmedildiği takdirde, bunda bir değişiklik yapılması söz konusu olamayacaktır, çünkü adli para cezası, bir ceza türüdür.

XI. KISA SÜRELİ HAPİS CEZALARININ ÖZEL İNFAZ USULLERİ

            Bahsedilmesi gerektiğini düşündüğüm bir diğer konu ise, kısa süreli hapis cezalarının özel infaz usulleridir. TCK, kısa süreli hapis cezalarının sakıncalarını göz önünde bulundurarak bir taraftan bu cezaların adli para cezasına veya seçenek tedbirlerden birisine dönüştürlebilmesine olanak sağlamış; bu cezanın infazı gereken durumlarda da CvGTİHK m. 110 özel infaz yöntemleri kabul etmiştir[41].

            Kişi kısa süreli hapis cezasına mahkûm edilip bu cezası seçenek tedbirlerden birine çevrildiğinde, mahkûm bu tedbirleri gereği gibi yerine getirmezse; verilen tedbir kararı hapis cezasına dönüştürülecektir[42]. Böyle bir durumda ise kısa süreli hapis cezasının özel infaz usullerine göre çektirilmesi gündeme gelecektir.

            Özel infaz yöntemlerine karar vermek mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Ayrıca özel infaz usulüne göre çektirilmesi kararı, infaza başlandıktan sonra da verilebilir[43]..

A)KONUTTA İNFAZ

            CvGTİHK m. 110/2’de belirli şartların oluştuğu durumlarda konutta infazın gerçekleşeceği belirtilmiştir. Bunlar:

-Kadın veya altmış beş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları altı ay,

-Yetmiş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları bir yıl,

-Yetmiş beş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları üç yıl, veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine hükmü veren mahkemece veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemece karar verilebilir.

B)HAFTASONU İNFAZ

             Haftasonu infaz CvGTİHK m. 110/1-a’da düzenlenmiştir. Buna göre: Hükmü veren mahkeme veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkeme, altı ay veya daha az süreli hapis cezasının her hafta cuma günleri saat 19.00’da girmek ve pazar günleri aynı saatte çıkmak suretiyle hafta sonları ceza infaz kurumlarında çektirilmesine karar verebilir.

C) GECELERİ İNFAZ

Geceleri infaz CvGTİHK m. 110/1-b’de düzenlenmiştir. Buna göre:

Hükmü veren mahkeme veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkeme, altı ay veya daha az süreli hapis cezasının her gün saat 19.00’da girmek ve ertesi gün saat 07.00’de çıkmak suretiyle geceleri, ceza infaz kurumlarında çektirilmesine karar verilebilecektir.

XII. SONUÇ

            Bir yıl kadar kısa süreli hapis cezalarına seçenek yaptırımların Türk Ceza Kanunu’muzda yer alıyor olması çok doğru bir yaklaşımdır. Kaldı ki bu yaptırımlara çevirmek, belli şartlar haricinde, hakimin takdir yetkisindedir. Böylelikle, kısa süreli hapis cezası alan failin “nasıl olsa hapse düşmeyeceğim” şeklinde rahat davranmasının ve genel itibariyle suçtan zarar görenin de adalet sistemine olan inancının zayıflamasının önüne geçildiği kanaatindeyim.

KAYNAKÇA

DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017

ÖZBEK Veli Özer, KANBUR Nihat, BACAKSIZ Pınar, DOĞAN Koray, TEPE İlker, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, Ankara, 2010

HAKERİ Hakan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2019

ERDEM Mustafa Ruhan, ÖZTÜRK Bahri, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara, 2014

KOCA Mahmut, ÜZÜLMEZ İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, Ankara, 2014

ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014

ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Hukuku Gazi Şerhi (Genel Hükümler), Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2005

ÇINAR Ali Rıza, Türk Ceza Hukukunda Cezalar, Turhan Kitabevi, Ankara, 2005

ARTUK Mehmet Emin, GÖKCEN Ahmet, YENİDÜNYA A. Caner, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014

ÖZEN Mustafa, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2019

AKBULUT Berrin, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2019

HAFIZOĞULLARI Zeki, ÖZEN Muharrem, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, US-A Yayıncılık, Ankara, 2010

ÇETİN Soner Hamza, Türk ceza Kanununda Seçenek Yaptırımlar (TCK m. 50), Adalet Yayınevi, Ankara 2011

www.mevzuat.gov.tr

sozluk.gov.tr


[1] ERDEM Mustafa Ruhan, ÖZTÜRK Bahri, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara, 2014, Sf. 414

[2] ERDEM, ÖZTÜRK, Sf. 415

[3] TCK m. 50 gerekçesi

[4] KOCA Mahmut, ÜZÜLMEZ İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, Ankara, 2014, Sf. 532-533

[5] ÇINAR Ali Rıza, Türk Ceza Hukukunda Cezalar, Turhan Kitabevi, Ankara, 2005, Sf. 37

[6] HAFIZOĞULLARI Zeki, ÖZEN Muharrem, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, US-A Yayıncılık, Ankara, 2010, Sf. 473 ve ÇETİN Soner Hamza, Türk ceza Kanununda Seçenek Yaptırımlar (TCK m. 50), Adalet Yayınevi, Ankara 2011, Sf. 38-39

[7] ÖZBEK Veli Özer, KANBUR Nihat, BACAKSIZ Pınar, DOĞAN Koray, TEPE İlker, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, Ankara, 2010 Sf. 545

[8] DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017, Sf. 615

[9] ÖZEN Mustafa, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2019 Sf. 990

[10] ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, Sf. 675

[11] ÖZBEK, Sf. 546

[12] ÖZBEK, Sf. 547

[13] ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Hukuku Gazi Şerhi (Genel Hükümler), Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2005, Sf. 638

[14] ÖZBEK, Sf. 547

[15] ÖZBEK, Sf. 548

[16] ÖZBEK, Sf. 548

[17] ÜZÜLMEZ/KOCA, Sf. 534

[18] DEMİRBAŞ, Sf. 616

[19] ÖZBEK, Sf. 551

[20] ÇINAR, Sf. 47

[21] DEMİRBAŞ, Sf. 616

[22] ÜZÜLMEZ/KOCA, Sf. 535

[23] ARTUK Mehmet Emin, GÖKCEN Ahmet, YENİDÜNYA A. Caner, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, Sf. 711

[24]  Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi yaptırımının infazı:

a) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi, suç nedeniyle uğranılan zararın aynen iade edilmesi, suçtan önceki hâle getirilmesi veya tazmin edilmesi suretiyle tamamen giderilmesi şeklinde yerine getirilir,

1. Zararın aynen iade edilmesi; hükümlünün işlediği suç nedeniyle haksız olarak ele geçirdiği şeyi aynen ya da satın almak suretiyle suçtan zarar görene iade etmesidir.

2. Suçtan önceki hâle getirme; suç nedeniyle verilen zararın, hükümlü tarafından ya da başkası aracılığıyla çalışmak, çalıştırılmak, tamir etmek veya buna benzer faaliyetlerle giderilmesidir.

3. Zararın tazmin edilmesi; suç nedeniyle verilen zararın bedelinin suçtan zarar görene ödenerek tazmin edilmesidir.

b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın miktarı, mahkemece kararda belirtilmemiş ise, 5275 sayılı Kanunun 98 inci maddesine göre Cumhuriyet savcısının talebi ile uğranılan zararın tespiti mahkemeden istenir,

c) Mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesini içeren kesinleşmiş ilâm, Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı, zararın otuz gün içinde tamamen giderilmesini hükümlüye tebliğ eder,

d) Hükümlü adresine yapılan bu tebligatta gösterilen zararı, otuz günlük süre içinde tamamen gidermezse Cumhuriyet başsavcılığınca, durum hükmü veren mahkemeye bildirilir.

[25] AKBULUT Berrin, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2019, Sf. 837

[26] Bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infazı:

a) Bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infazı, hükümlünün mahkeme kararıyla en az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla gerektiğinde barınma imkânı da bulunan eğitim kurumunda eğitime tabi tutulması suretiyle yerine getirilir,

b) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü ya da bürosu, ilgili kurumlarla işbirliği yaparak, bölgelerinde bulunan eğitim kurumlarını belirler ve mahkemelere verir,

c) Kesinleşen bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımını içeren ilâm Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğüne ya da bürosuna gönderilir. Bu birimlerce yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün kararın infazı için başvurması istenir. Başvuru halinde hükümlüye eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infaz şekli bildirilir. Hükümlünün, haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

[27] ÖZBEK, Sf. 554

[28] ÖZBEK, Sf. 554

[29] ÜZÜLMEZ/KOCA, Sf. 537

[30] ÖZBEK, Sf. 555

[31]  Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazı:

a) Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazı, hükümlünün mahkeme kararıyla mahkûm olduğu hapis cezasının yarısından, bir katına kadar süreyle belirli yerlere gitmekten ya da belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanması şeklinde yerine getirilir,

b) Kesinleşen mahkeme kararında gösterilen belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinliklere katılmaktan yasaklanma yaptırımı içeren ilâm Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü ya da bürosuna gönderilir. Bu birim tarafından, yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün kararın infazı için başvurması istenir. Başvurması halinde hükümlüye belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinliklere katılmaktan yasaklanma yaptırımının infaz şekli bildirilir. Hükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

[32] TCK m. 50 gerekçesi

[33] Ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazı:

a) Ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması ile belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazı, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, hükümlünün ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanması şeklinde yerine getirilir,

b) Kesinleşen ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma yaptırımını içeren ilâm, Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca, ilâm denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü ya da bürosuna gönderilir. Bu birim tarafından yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün kararın infazı için 3707 başvurması istenir. Başvurması halinde hükümlüye belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma yaptırımının infaz şekli bildirilir. Hükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir

[34] ÖZBEK, Sf. 555

[35]  Kamuya yararlı bir işte çalıştırma yaptırımının infazı:

a) Kamuya yararlı bir işte çalıştırma; hükümlünün, bir kamu kurumu veya kuruluşunda belirli hizmetlerde, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla ücretsiz olarak çalıştırılmasıdır,

b) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü ya da bürosu, bölgesinde bulunan kamu kurum ve kuruluşlarında hükümlülerin ne suretle çalıştırabileceklerine ilişkin olarak bilgi alırlar ve hizmetler listesini oluştururlar. Bu listeler mahkemeye verilir. Mahkeme bu listelerden uygun gördüğü hizmeti ve süresini hükümlüye önerir ve bunu reddetme hakkına sahip olduğunu hatırlatır,

c) Diğer bir hapis cezasına hükmedildiğinde kamu yararına çalıştırma kararı verilemez,

d) İki yıl veya daha az süre ile hapis cezasına mahkûm olanlardan, hükümlülük süresinin yarısını iyi hâlle geçirenlerin, istekleri bulunmak koşuluyla kendilerinin veya yasal temsilcilerinin veya Cumhuriyet başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmiyet sürelerinin geriye kalan yarısını kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına mahkemece karar verilebilir,

e) Çalışma süresinin hesabında hükümlünün çalıştığı kurumun bu konudaki mevzuatı esas alınır,

f) Kesinleşen kamuya yararlı bir işte çalışma yaptırımını içeren ilâm Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm, denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü ya da bürosuna gönderilir. Bu birim tarafından, yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün kararın infazı için başvurması istenir. Hükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir.

[36] Yargıtay 2. C.D. 05.10.2006, 1616/16026

[37] ERDEM, ÖZTÜRK, Sf. 424

[38] HAKERİ Hakan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2019, Sf. 652

[39] ÖZEN, Sf. 1007

[40] ÜZÜLMEZ/KOCA, Sf. 540

[41] ERDEM, ÖZTÜRK, Sf. 416

[42] Bu noktada tekrardan belirtmek gerekir ki, seçenek yaptırım olarak adli para cezasına hükmedildiği, ancak kişi bu para cezasını ödemediği takdirde cezası hapis cezasına dönüşmeyecek, adli sicilinde adli para cezası görünmeye devam edecektir. Böyle bir durumda mahkûm hakkında tazyik hapsi uygulanabilecektir.

[43] ERDEM, ÖZTÜRK, Sf. 417

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir